Thursday, August 2, 2012

Özledim Teninin Kokusunu Özledim...








Benim halalarım çok beceriklidir, eğer bugün elimden birazcık birşeyler geliyorsa kesinlikle bu onların etkisidir. Tabi ki ben onların tırnağı bile olamam ama en azından onların izindeyim.



Küçük halam Balıkesir’de, elinden her iş gelir, benim bebeklerime öyle kıyafetler örüp dikerdi ki şimdi bile hala öylelerini göremiyorum etrafta.



Büyük halamı kaybedeli ise neredeyse 9 yıl oluyor, ne acıysa hala adam akıllı oturup onu düşünemiyorum, kalbim sıkışıyor, unutturuyorum kendime, konuyu değiştiriyorum.  Sanki hala o ve eniştem Balıkesir’deler, sanki arasam benimle yine güzel güzel konuşacak, evli olmadığımız için çok dertlenecek ama yaptıklarımı, diktiklerimi görse mutluluktan çoşacak.



Telefonumda hala duruyor "Halam" olarak evinin numarası, abimler oturuyor artık o evde, benim hayatımın en güzel günlerinin, çocukluğumun geçtiği, prensesler gibi ağırlandığım, keyif sürdüğüm o üç katlı ama küçük evde.



O kadar severdim ki orada kalmayı, o kadar mutlu olurdum ki bahçedeki benimle yaşıt (ki artık kurudu düşünün yani) erik ağacının etrafında döndükçe. En üst kattaki kocaman yatakta ablam ve halamın ortasında uyumayı, öğretmen olan ablamın köydeki okuluna gitmeyi, sabah uyandığımda halamın beni sırtına alıp en üst kattan alt kata kadar indirmesini, tavan arasında saklanan kocaman urganla bahçede kurulan yatan salıncağı, yan komşunun şişko kızı Baharı, Halamı deli eden hırsız kedi Sarman'ı, Eniştemin ramazanda oruç kafasıyla aldığı saçma sapan şeyleri,  sinamike çayını, her sabah kahvaltı için parpulanmış yeşil biber kokusunu, halamla Çamlık’da yaptığımız sabah yürüyüşlerini, bana oyuncak bebek arabası alan misafir babaneyi, abimle oynadığımız kovboyculuğu hiç hiiiç unutmuyorum. Perşembe günleri pazar kurulurdu onların evine yakın, halamla giderdik, yemeğe doğramalık uzun domateslerden alırdı, babam almazdı mesela onlardan. Sonra eve gelirdik, o pazardan aldıklarını yerleştirirken bir domatesi ikiye böler bana verirdi, o kokuyu da hiç unutmuyorum bir de... ki Halam domatesi sevmezdi.



Halam burnunu karıştıran, tembel, yaramaz ve şişko çocuklardan hiç hazetmez, dondurmaya bayılırdı. Onunla son geçirdiğim çok kötü bir günün akşamı bizim evde, kara kışta dondurma yiyerek, eniştem, kardeşim ve İstanbulda’ki torunları ile birlikte eskilerden konuşup gülmüştük, bir şişe pasifilorayı halamdan gizli paylaştıktan sonra tabii.



İşte ramazan diyince de hep halamlarda küçükken geçirdiğim ramazanlar gelir aklıma. Ablam evlenmiş, bir iki ev uzaklıkta, abim küçük bakkal dükkanında, halam harıl harıl iftar için yemek hazırlıyor, benim oruç bahçedeki erik ağacına bir bağlanıyor bir sökülüyor…



Akşamüstüne doğru giderdim abimin yanına (Bu arada halamın kızına abla, oğluna da direk abi diyoruz biz. Halam kızardı isimlerini de eklediğimizde, ne o komşunun çocuğuna seslenir gibi öyle derdi). O kadar hoşuma giderdi ki tertemiz düzenli bakkal dükkanı, o zamandan kalmadır benim esnaflık hayallerim mesela… Sonra pideyi, yoğurdu alıp eve gelirdim, halama yardım ederdim sözümona…



İftarı bahçede yapardık, hayatımın en lezzetli yemekleri sanki… Halam meşhur maviş tatlısını ( Adından emin olamadım şimdi, belki bana böyle söyledi hep) yapardı. İftardan sonra abim arkadaşları ile çıkardı dışarıya, eniştem terafiye giderdi, her defasında size ne getireyim gelirken diye sorar, Halam da “Ayda bu sefer kazandibi istiyormuş” diyip bana göz kırpardı…



Eniştem terafideyken halam kesin uyuklardı, ben de bebeklerimle oynardım geniş pencerenin içinde. Hiç sıkılmazdım. Bizimkiler gelecek ve beni alacak diye ödüm kopardı, Kardeşimin annemin eteğinin dibinden ayrılmamasına karşılık benim tüm çocukluğum halamlarda, ortaokul ve sonrası teyzemlerde geçmiştir: ) O yüzdendir yani herkesin üzerimde hakkı olması, o yüzdendir benim birbirinden farklı şeylere böyle merakım, tek ailenin çocuğu deliğim yani ben..



Ben 10 yaşındayken Ablamın kızı oldu. Sabahçıydım, öğlen koşa koşa okuldan gelir, önlüğü neredeyse yırtarak çıkartır, koşarak halamlarla giderdim, yolda da içimden hep “ halamın kızının kızı oldu, bir güneş gibi doğdu" diye kendime ait bir marşı tekrarlayıp dururdum: ) Sanırım onu sevdiğim kadar da hiçbir çocuğu sevmedim.



İşte yukarıda fotoğrafını gördüğünüz maviş de halamın kızının kızının kızı: ) Halam görseydi deli olurdu biz oluyoruz çünkü…

İşte böyle bir moddayım ben bugün... Özledim...








Yukarıdaki fotoğrafta Halamların bahçesinde kardeşimle bebeklerimizin elbiselerini yıkıyoruz..















I tried to tell my feelings about my aunt and my childhood. I love my aunt so much and when I was a child, I used to always wish to stay in their home. They used to treat me like a princess.


My aunt passed away 9 years ago and I still miss her so much...

Have a wonderful day...






























No comments:

Post a Comment